Ferîdüddin Attâr’ın (k.s.) Hayatı

Ferîdüddin Attâr’ın (k.s.) Hayatı

Ebû Hâmid Ferîdüddin Muhammed b. Ebû Bekir İbrahim-i Nisâbûrî, İranlı meşhur şair ve mutasavvıflardandır. Horasan Selçukluları'nın son zamanlarında, büyük bir ihtimalle 537-540 (1142-1145) yılları arasında Nîşâbur'da dünyaya gelmiş olmalıdır. Çocukluk ve gençlik devresi hakkında kaynakların verdiği bilgiler çok farklı ve yetersizdir. Eserlerinden elde edilen bilgilere göre; gençliğinde birçok tasavvufî eser okuyup ilim tahsil etmiş ve çeşitli şeyhlere hizmet etmiştir. Anne ve babasını gençliğinde kaybetmesi dışında ailesi ve yakın çevresi hakkında bir bilgi mevcut değildir. Muhtârnâme adlı eserinde kaydettiği bir rubâisine göre otuz iki yaşında bir oğlunu kaybetmiştir, dolayısıyla evlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Gençlik döneminde eczacılık ve tip ile meşgul olduğu için "Attâr" lakabını almış, ilerleyen dönemlerde bu lakapla meşhur olmuş ve şiirlerinde yine bu lakabı mahlas olarak kullanmıştır. Her ne kadar hayatı hakkında elimizde yeterli bilgi mevcut değilse de günümüze ulaşan eserlerinden elde edilen bilgilere göre; iyi bir eğitim aldığını, tıp ilminin yanında iyi bir tasavvuf eğitimine de sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Attâr’ın [kuddise sırruhû] tasavvuf terbiyesini kimden aldığı, şeyhlik yapıp yapmadığı kesin olarak bilinmemektedir. Eserlerinden, devrindeki birçok mutasavvıf ve şeyhle tanıştığı onlarla dostluk kurup eserlerini okuyarak tasavvuf merhalelerini aşmaya çalıştığı, bu gayretler sonunda irşad makamına ulaştığı anlaşılmaktadır. Ulaştığı bu makam onun kendisinden sonra yaşayan pek çok mutasavvıf, şair ve edebiyatçıya önderlik etmesini sağlamıştır. Bunlar arasında Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Mahmud-ı Şebüsterî, Sa'dî-i Şîrâzî, Hafız-ı Şîrâzî ve Molla Câmî [kuddise sırruhüm] sayılabilir.

Ferîdüddin Attâr'ın [kuddise sırruhû] tasavvufu sistemleşmiş bir tasavvuf olmayıp daha çok aşka ve cezbeye dayanan vecdli bir tahakkuk yoludur. Zira eserlerindeki hikâyeler içerisinde Nasreddin Hoca'ya, Bektaşîler'e ve halk tarafından söylenegelen hikâyelere rastlanır. Bu bakımdan eserleri sadece tasavvufi açıdan değil, folklor bakımından da çok değerlidir.

Attâr [kuddise sırruhû], Ehl-i beyt'e hürmet ve sevgide kusuru bulunmayan, müsamahalı ve taassuba karşı bir Sünnî'dir. Hayatının sonlarına doğru Şiî olduğu iddiası, yanlış olarak ona isnat edilen eserlerden kaynaklanmaktadır. Moğol istilası sırasında bir Moğol askeri tarafından öldürülmüştür. Öldürüldüğünde 114 yaşında olduğu da Molla Câmî (kuddise sırruhû] tarafından söylenmektedir.

Kaynakça:Mantıku’t Tayr 19,20 (Semerkand Yayınları)

Mantıku't TayrİlâhinamePendnâmeHikem-i AtâiyyeEsrarnâmeCilâü'l-Kulûb ZikrullahBaharistanAşıkların Baharı

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.